
Önceki sayfada yer alan İnternet haberlerinde hakkında bilgi verilen kişi, toplum içinde yaşayan milyonlarca engelliden birisidir. Onun yaşadığı durum engellilik şeklinde ifade edilmektedir.
Engellilik kelimesinin birçok karşılığı bulunmaktadır. Bu karşılıklardan bir tanesi şu şekildedir: “Fiziksel ve sosyal engellerden dolayı toplumsal yaşama diğer bireylerle eşit düzeyde katılım fırsatlarının kaybı ya da eksikliğidir” (Oliver, 1996, akt. Erdugan, 2010, s. 7).
1900’lü yılların ilk yarısında yaşanan iki büyük dünya savaşının meydana getirdiği yıkım, engelli nüfusun milyonlarca artmasına neden olmuştur. 1950’li yıllara gelindiğinde engellilik, uluslararası alanda tartışılmaya başlanmış ve bu alanda toplumsal hareketler gündemin üst sıralarına çıkmaya başlamıştır.
Engelli hakları uluslararası ve ulusal düzeyde güvence altına alınmaya çalışıldığı hâlde engelliler, vatandaşlık haklarını kullanmada sorunlar yaşamaktadırlar. Buna karşın son yıllarda engellilerin toplumda hak ettikleri yeri almaları için çalışmalar hız kazanmıştır.

Önceleri topluma katkıda bulunmayan ve bakıma muhtaç hastalar olarak görülen engellilerin, zamanla toplumdaki diğer bireyler gibi her türlü vatandaşlık haklarına sahip oldukları kabul edilmiştir. Günümüzde engelliler, toplumun tam katılımcı bir üyesi olarak hak ettikleri yeri almaya başlamışlardır (Avrupa Konseyi, 2003).
Toplumda engellilerin de içinde yer aldığı dezavantajlı gruplar olarak adlandırılan daha büyük bir kesim bulunmaktadır. Bunlara şiddet mağduru kadınlar, bakıma muhtaç olan kişiler, mülteciler, göçmenler, eski hükümlüler, uzun dönem işsizler gibi gruplar örnek olarak gösterilebilir. İnsan hakları konusundaki gelişmeler, diğer insanlar gibi dezavantajlı gruplarda yer alan insanların da toplumsal yaşama etkin bir biçimde katılmaları gerektiği fikrini dünyaya yaymıştır.
Bir yanıt bırakın