Barışçıl Davranışların Birlik ve Bütünlüğün Sağlanmasına Etkisi

Kadına Şiddete Hayır!
Kadına Şiddete Hayır!

Toplumsal yapı, içinde toplumsal ilişkilerin, olayların oluştuğu; toplumsal grupların, kurumların yer aldığı, nüfus ile yerleşim tarzının biçimlendirdiği bir toplumsal varlıktır.

Yapıyı oluşturan bütünün parçaları arasında bağlar ve karşılıklı ilişkiler vardır. Tıpkı otomobil motorunda olduğu gibi yapı içindeki ögeler birbiriyle karşılıklı bağıntı içinde bir bütünü oluşturur. Toplumsal yapı, birbirleriyle karşılıklı ilişki içinde olan ögelerden meydana geldiğinden bir ögede meydana gelecek herhangi bir aksama bütün yapıyı etkileyecektir.

Toplumsal yapıyı oluşturan unsurlardan biri de toplumsal ilişkilerdir. Toplumsal ilişkiler, toplumsal yapı içinde gerçekleşir. Toplumsal ilişki barış ortamında sağlıklı bir biçimde kurulabilir. Barış ortamı bozulur, ilişkilere şiddet bulaşırsa toplumsal yapının bütünlüğü tehlikeye girebilir. Toplumsal yapının bütünlüklü ve barış içinde varlığını sürdürebilmesi şiddetin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Barış ortamının sağlanmasıyla toplumsal yapı sağlıklı bir biçimde işleyecektir.

Günümüzde şiddetin hem sayısında hem de çeşidinde bir artış gözlenmektedir. Başta kadına ve çocuğa yönelik şiddet olmak üzere birçok şiddet türünde artış olduğu çeşitli istatistikler tarafından ortaya konulmaktadır. Okulda, sporda şiddet; iş yerinde psikolojik baskı (mobbing), fanatik grupların neden olduğu şiddet, siber zorbalık ve en önemlisi terör büyük bir hızla artmaktadır. Şiddetin fiziksel, sözel ve psikolojik olmak üzere üç temel biçimi vardır. İster fiziksel zarar verme, ister kötü ve kaba söz söyleme, isterse de alay ve aşağılama biçiminde gerçekleşsin, insanı derinden etkileyen bir özelliğe sahiptir.

Kadına Şiddete Hayır!
Kadına Şiddete Hayır!

Kadına yönelik şiddet, Dünya Sağlık Örgütü tarafından şöyle açıklanır: “Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfî olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır.” Açıkça vurgulandığı gibi kadına yönelik şiddet, kadında birçok hasara neden olmaktadır. Kadına yönelik şiddetle çocuklara yönelik şiddet arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Yani bir evde aile içi şiddet varsa o evde yüksek ihtimalle çocuklar da şiddet görmektedir. Kaldı ki çocuk kendisine uygulanmasa bile annesine ya da kız kardeşine uygulanan şiddetten de oldukça fazla etkilenmektedir. Şiddete maruz kalan çocuklar kabus görebilirler ya da uyuma güçlüğü çekebilirler.

Depresyon, kaygı, korku gibi farklı psikolojik problemler yaşayabilirler, akranlarına karşı şiddet gibi sorunlu davranışlar gösterebilirler. Şiddet görerek büyüyen çocukların, gelecekte kuracakları ilişkilerinde şiddetin ve istismarın yaşanma olasılığı, akranlarına oranla daha fazla olduğu savunulmaktadır.

Saha içinde sporcuların, saha dışında ise seyircilerin ve fanatik grupların neden olduğu şiddet, toplumsal huzuru ve güveni zedelemekte ve spora karşı ilgiyi azaltmaktadır. Sporda şiddet, aynı zamanda insanlara korku saldığı için insanların spor müsabakalarına katılımına da engel olmaktadır.

Terör halka korku salan, toplumsal yapının bütünlüğünü tehdit eden bir olgudur. Nereden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın teröre karşı çıkılmalı, barışçıl davranışlar özendirilmelidir.

İş yerinde psikolojik baskının (mobbing) olduğu gruplarda çalışanların motive olamadığı, iş yerlerine karşı güven ve bağlanma duygularının zayıfladığı bilinen bir gerçekliktir. İş yerinde psikolojik baskıya uğrayan kişilerin işiyle özdeşleşme hislerinin de zayıfladığı görülmüştür.

“Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba, özel ya da tüzel bir kişiliğe karşı yapılan teknik ya da ilişkisel tarzda zarar verme davranışlarının tümü” olarak tanımlanan siber zorbalık da toplumsal yapının bütünlüğüne zarar veren bir diğer unsurdur. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanırken şiddet içerikli söylemler kullanmamalı, kullananları uyarmalıyız.

Yüksek sempati ve sevginin bir marka, kurum, kuruluş ya da topluma mal olmuş birey üzerinde yoğunlaşmasına fanatiklik denir. Bu duyguyu yaşayan insanlara fanatik adı verilmektedir. Fanatik insanlar, çevresindeki doğru değerleri görmemekte, bunun yerine sadece kendi inandığı şekilde hareket etmektedir. Bu etki altında kişi bazen şiddete başvurabilmektedir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*