Demokrasinin Temel İlkeleri

Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi

Yunanca asıllı bir kavram olan demokrasi, halk anlamına gelen demos ile iktidar anlamına gelen kratos sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur . Günümüzde halkın iktidarı, halk egemenliği, millet egemenliği gibi anlamlara gelmektedir.

Demokrasilerde yönetim, vatandaşlar tarafından belirlenir. Fakat bu, vatandaşların mutlak egemenliğe veya devlet kar­şısında mutlak güce sahip oldukları anlamına gelmez. Vatandaşlar , neyin suç neyin suç olmadığını belirleyen ve devletin koruması altında olan kanunlara uymak zorundadır.

Örneğin, neyin suç sayılacağını devlet belirler. Kimin suçlu olduğuna devletin bir organı olan mahkemeler karar verir. Suçluları  da  devlet cezalandırır.  Hatta  devlet, kendisinden  başkasının, bir başkasını suçlu ilan etmesine ve onu cezalandırmasına izin vermez. Demokrasilerde devletin sahip olduğu bu sınırsız gücü kötüye kullanmasını önleyen iki ana ilke vardır:

  1. Devlet iktidarının fonksiyonlarının farklı organlar eliyle yürütülmesini sağlayan güçler ayrılığı ilkesi
  2. Temel hak ve özgürlüklerin yasalarla güvence altına alınması

Vatandaşlar arasında özgürlük ve eşitliği sağlayan insan hakları, demokratik anayasalarda açıkça yer almaktadır. Her türlü demokrasi, temel insan haklarına dayanır. Temel haklar, öncelikle bireyin kendisini devlete karşı savunmasını mümkün kılar. Ayrıca temel haklar, bireyin devletin işleyişine ve karar alma süreçlerine katılımının da yolunu açar.

Anayasa Mahkemesi
Anayasa Mahkemesi

Devletin üç ana işlevi olan yasama, yürütme ve yargılama, devletin güç kullanma organlarıdır. Demokratik anayasalarda iç içe geçmiş güçler ayrılığı ilkesi ise insan ve vatandaşlık haklarını güvence altına almaya, iktidar gücünün tek elde toplanmasının yol açacağı otoriterlik tehlikesini önlemeye yöneliktir.

Demokrasi, seçimler sayesinde işler. Çalışamaz hale gelen veya süresi dolan meclis, genel seçimler yoluyla yenilenir. Yönetim kademeleri adaylar ara­sındaki seçimlerle belirlenir . Ülkenin geleceği, vatandaşların seçimlerine göre şekillenir . Günümüzde demokrasiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en belirgin uygulama olan seçim, öncelikle genel ve eşit oy hakkına dayanır. Genel ve eşit oy hakkı; cinsiyet , bölge ve sosyoekonomik düzey ayrımı olmaksızın herkesin seçimlerde eşit oy kullanabilmesi anlamı­na gelir.

Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez bir unsuru olan siyasi partiler, iktidara ortak olmak veya iktidara tek başına sahip olmak isteyenlerden ben­ zer görüşleri savunanların resmi bir birlik altında bir araya gelmeleriyle oluşur. Böylece vatandaşlar gö­rüşlerini siyasi partilerde temsil edilmiş bulurlar. İk­tidar seçimi, çoğu zaman bir siyasi partinin iş başına getirilmesidir . Parti yöneticileri değişse de partinin temsil ettiği temel düşünce değişmez.

1. Jön Türkler Kongresi
1. Jön Türkler Kongresi

Modern toplumlar, genellikle farklı etnik, dilsel ve kültürel gruplar içerir. Farklı hayat tarzına sahip her bir grup örgütlenebilir, kendi hak, özgürlük ve çıkarlarını savunabilir; ekonomi, siyaset ve toplumu etkilemek için yasalar çerçevesinde faaliyet göste­rebilir. Çoğulculuk ilkesi, çok farklı derneklere, par­tilere ve örgütlere üye insanların, aynı toplum için­ de kalarak yaşam tarzlarını ve düşünme biçimlerini güvende hissetmelerini sağlar. Çoğulcu sistemde devlet, grupların birbirlerine baskı kurmasını engel­ler, hatta gruplar arasında bir denge kurar. Çoğulcu olmayan bir yönetim, ancak diktatörlüktür.

Demokrasilerde toplumun sivilleşmesi, askeri ve ideolojik olmaktan uzaklaşmak anlamına gelir. Sivil toplumda devleti ve ülkeyi ilgilendiren karar­ların alınmasında askeri veya radikal olmayan sivil toplum örgütlerinin inisiyatifleri artmış durumdadır. Siyasi amaçlara da sahip olmakla birlikte sivil toplum örgütleri, kuruluş amaçları bakımından temel amaç­ları politika yapmak olan siyasi partilerden ayrılırlar.

Sivil toplum, insanların özgürlüklerini baskıcı ve rahatsız edici bir gözetim olmadan yaşayabilmele­rini mümkün kılar. Devlet ve asker dışı bu özgürlük alanında vatandaşlar , ekonomik, sosyal, kültürel meselelerde  yoğun  mesai  harcarlar.  Çevreci ha­reketler, kadın, çocuk ve engelli haklarını savunan insan hakları savunuculuğu, savaş karşıtlığı, hayvan hakları, sanat ve spor etkinlikleri, hayat boyu eğitim gibi konular sivil toplumun ana gündemini oluşturur.

4 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*