
İnsan haklarının kapsamı hakkında konuşurken üç noktanın altı özellikle çizilmelidir:
Birincisi, insan haklarının, diğer haklardan farklı bir kapsayıcılığı vardır.
Sözleşmeden veya hukuktan kaynaklanan herhangi bir haktan sözleşmeye veya olaya taraf olanların yararlanması söz konusu iken insan haklarından -insan olma sıfatından dolayı- herkes yararlanır.
İnsan hakları bağlamında insan, içinde yaşadığı toplumdan ve mekândan bağımsız hak sahibi bir varlık olarak kabul edilir. İkincisi, insan haklarının varlığı devletlerin tanımasına bağlı değildir.
Devletlerin insan haklarını tanıması veya tanımaması, hukuki güvence altına alması veya almaması insan haklarına bir halel getirmez. Bir devletin, insan haklarından herhangi birini (mesela ifade özgürlüğünü) tanımaması, o hakkı insan hakkı olmaktan çıkarmaz.
İnsan hakları, tüm insanları kapsayacak şekilde vardırlar; devletlere düşen bu hakları tanımak ve bu hakların hayata geçirilmesi için azami çaba göstermektedir.
Üçüncüsü insan haklarının, üzerinde mutabakata varılmış, mutlak ve değişmez bir kapsamı yoktur; insan haklarının kapsamı sürekli olarak genişler ve değişir.
Toplumsal hayat içinde şartların ve imkânların değişmesine, insan onuru hakkındaki düşüncelerin farklılaşmasına, yeni siyasi güçlerin ve teknolojilerin ortaya çıkmasına ve hatta geçmişteki insan hakları alanında elde edilmiş başarılara bağlı olarak insan haklarının kapsamı genişlemiş ve gelişmiştir; bundan sonra da böyle olacaktır.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında, insan haklarının kapsamı konusunda bugün gelinen noktanın nihai bir nokta olmadığını söylemek mümkündür.
İnsan ve içinde yaşadığı ortam değişim geçirdikçe insanın talep ettiği hakların değişmesi ve bu bağlamda insan haklarının da kapsamının genişlemesi kaçınılmazdır.
Kaynak: İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci – Doç.Dr. Vahap COŞKUN – Prof.Dr. İhsan DAĞI – Doç.Dr. Bican ŞAHİN – Prof.Dr. Kıvanç ULUSOY – Prof.Dr. Atilla YAYLA
Bir yanıt bırakın