İnsan Haklarının Nitelikleri Nelerdir?

Fransa'nın uyduğu temel ilkeler 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde yer almaktadır.
Fransa'nın uyduğu temel ilkeler 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde yer almaktadır.

İnsan hakları, hakların özel bir grubudur; bu nedenle onu diğer haklardan ayırt edebilmek için belli başlı niteliklerinin üzerinde durulmalıdır.

İnsan hakları, insanı merkeze alan bir düşünceden hareket eder, bireylerin yalnızca insan olmaları nedeniyle bu haklara sahip olduklarını savunur ve her şeyden önce insanının onurunu koruyup maddi ve manevi gelişimini sağlamayı amaçlar. İnsan hakları, en üstün ahlaki talepleri ifade eder; bunun anlamı bu haklara dayanan iddia ve taleplerin başka bütün hak iddiaları karşısında önceliğe ve üstünlüğe sahip olmasıdır.

İnsan hakları doğuştandır. İnsanların doğdukları andan itibaren sahip oldukları bu haklar, insan kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan haklarının doğuştan olmasının mantıki sonucu, bu hakların “toplum öncesi” olmasıdır. Buradaki öncelik hem zaman açısından önceliği ifade eder hem de meşruluk sorunuyla yakından ilgilidir. Zamansal öncelikten kastedilen, birey olarak insanın varlığının toplum, devlet, sınıf, halk, millet ve cemaat gibi sosyal bütünlerden daha önce, daha somut ve daha gerçek olmasıdır. Birey, insan toplumlarının tüm kurum ve yapılarının temelini oluşturur ve onların üzerinde durur.

Topluma önceliğin meşruluk sorunuyla bağlantısı ise şöyle açıklanabilir: Birey, toplumdan önce var olduğuna göre bireyin hakları da toplumdan -yani siyasal yönetimden- önce var olmuştur. Bunun manası, bireyin birincil (kendinde) değer olması ve bireye -herhangi bir kolektif bütünden- daha yüksek bir ahlaki değer atfedilmesidir. Böylece toplumun kendisi ve toplumda var olan bütün siyasi organizasyonlar ancak birey insanın haklarına saygı duyduğu ve onun kendini gerçekleştirmesine olanak tanıdığı ölçüde değer kazanır ve meşru addedilirler.

İnsan hakları mutlaktır. Mutlak olması, insan haklarının varlığının herhangi bir kayda ve şarta bağlı olmamasını, hiçbir düşünceyle varlıklarının inkâr edilemeyeceğini ve geçersiz kılınmayacağını anlatır. Mutlaklık özelliği, insan haklarının temel haklar olduğunu ve egemenin iradesinden bağımsız bir varlığa sahip bulunduğunu da gösterir. Mutlak olan haklar topluma karşı olan ödevlerin yerine getirilmesine bağlanamaz, müzakere konusu edilemez ve bu hakların kapsamı daraltılamaz.

İnsan hakları vazgeçilmez ve devredilmezdir. İnsan hakları doğrudan doğruya kişiliğimize bağlı olduklarından insanlar gönüllü olarak bile bu haklardan vazgeçemezler, sözleşme yaparak bu hakları ortadan kaldıramazlar veya başkasına devredemezler, haklardan feragat edemezler. İnsan haklarının vazgeçilmezliğini salt bir teorik ilke olarak düşünmemek gerekir; bir devletin anayasal demokratik bir düzen kurabilmesi için bu ilkeyi resmîleştirmesi gerekir. Zira insan haklarına yer vermeyen ve bu hakları garanti altına almayan bir anayasanın gerçek anlamda bir anayasa sayılması mümkün değildir.

İnsan hakları devlete karşıdır. Esas hedefi kişileri devlet baskısından korumak olan insan hakları devlete karşı ileri sürülür. Bu meyanda devletin insan haklarına ilişkin tanıma, karışmama, koruma ve temin- tedarik etme olmak üzere dört önemli görevi bulunur:

  • Tanıma: Devletin insan olarak değerimizi ve değerimizden kaynaklanan hakları tanımak zorunda olmasıdır.
  • Karışmama: Devletin, sivil, kamusal ve siyasal alanda insan hakları kullanımlarına prensip olarak karışmaması, ancak insan haklarının ve sivil barışın korunmasını sağlamak amacıyla insan haklarına müdahale edebilmesidir.
  • Koruma: Devletin insan haklarını koruma ödevi iki yönlüdür. Devlet, bir yandan insan haklarını ihlal etmemekle yükümlüdür. Diğer yandan ise devlet, bireylerin canlarına, mallarına, kişiliklerine, bireysel veya toplu olarak kendilerini ifade etmelerine yönelik kendisi dışındaki kişi ve gruplardan gelecek saldırıları bertaraf etmekle yükümlüdür.
  • Temin- tedarik: Toplumsal bir kurum özelliği taşımasından dolayı devletin, toplum içinde kendi geçimlerini ve bakımlarını sağlayamayanlar için gerekli tedbirleri (sosyal güvenlik düzenlemeleri) almasıdır. 

Kaynak: İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci – Doç.Dr. Vahap COŞKUN – Prof.Dr. İhsan DAĞI – Doç.Dr. Bican ŞAHİN – Prof.Dr. Kıvanç ULUSOY – Prof.Dr. Atilla YAYLA

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*