
Devletin örgütlenmesinde insan haklarının gerçekleşmesi konusundaki en önemli ilkelerden biri kuvvetler ayrılığıdır.
Kuvvetler ayrılığının nedeni devlet erkinin tek bir kişinin ya da bir grubun eline geçmesini engellemek ve böylece doğabilecek olumsuzluklara engel olmaktır.
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi
1921 Anayasası’nda kuvvetler birliği esası benimsenmiştir. Yani yasama ve yürütme yetkisi TBMM’de toplanmıştı.
1924 Anayasası’nın 4. maddesinde Türk ulusu adına egemenlik hakkını yalnız TBMM’nin kullanacağını, 5. maddesinde de yasama yetkisi ile yürütme gücünün mecliste toplandığını belirterek kuvvetler birliği ilkesini devam ettirmiştir. Ancak 1924 Anayasası kuvvetler birliği ilkesini, 1921 Anayasası gibi katı bir biçimde uygulamayıp parlamenter sisteme bütünüyle eklenmeli yaklaşan bir yumuşaklıkta uygulamıştır. “Diğer taraftan 1924 Anayasası’nda yargıdan bahsedilmiş ve yargı yetkisinin ulus adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı hükme bağlanmıştır.”
Kuvvetler ayrılığı ilkesi devlet sistemimize 1961 Anayasası ile gelmiştir. 1982 Anayasası’nın “Başlangıç” bölümünde kuvvetler ayrımının devlet organlan arasında bir sıralaması anlamına gelmediği, devletin yetki ve görevlerinin kullanılmasıyla ilgili medeni bir iş bölümü olduğu vurgulanmıştır.
Yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirlerinden bağımsız olması demokratikleşme için yeterli değildir. Çünkü bu organlardan her biri kendi içinde demokrasiye uygun olmayan uygulamalara gidebilir. Bu nedenle demokratik devletlerde kuvvetler ayrılığını sağlayacak başka mekanizmalarda geliştirilmiştir. Ayrıca devletin organları karşılıklı olarak birbirlerini denetleyerek kontrol ederler.
Yargı Denetimi
Kuvvetler ayrımı her şeyden önce bir yargı bağımsızlığı sağlar. Böylece hem yürütme organı hem de yasama organı yargı denetimine tabi tutulmuş olur.

Yargı organının yasama organını denetlemesi Anayasa Mahkemesi ile olur. Kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen yüksek mahkeme olan anayasa mahkemesi 1961 Anayasasıyla kurulmuştur. 1982 Anayasası’nın 148.maddesine göre “Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler ”
Böylece Anayasaya aykırı kanunların yasama organınca çıkarılmasına engel olunur. Eğer Anayasa Mahkemesi olmasaydı yasama organı sayısal üstünlüğe dayanarak Anayasayı değiştirmek, demokratik toplum düzeninden sapmak gibi yollara gidebilirdi.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi ” … Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.” Böylece yürütme üzerinde de bir yargısal denetim oluşturur.
İdarenin denetimi de çeşitli yollarla olur. Bunlardan biri yargısal denetimdir. Anayasa’nın 125. maddesinde “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denilmekle idare yargı denetimine tabi tutulmuştur. İdari makamların yasalarla bağdaşmayan insan hak ve hürriyetlerini kısıtlayan, her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargıya müracaat edilerek yapılan işlemin iptal edilmesi, yapılan eylem ve işlemden doğan zararın giderilmesi istenilebilir. İdare, yargı kararlarına uymak zorundadır.
Yasama Denetimi
İdare üzerindeki denetimlerden birisi de yasama denetimidir. TBMM soru, meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve meclis soruşturması yollarıyla denetim görevini kullanır.

Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir.
Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.
Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir.
Gensoru TBMM’nin en etkili denetim mekanizmasıdır. Gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya en az yirmi milletvekilinin imzasıyla verilir. Gensoru gündeme alınırsa görüşülür ve oylama yapılır. Bu oylama sonucunda Bakanlar Kurulu veya bir bakan görevinden düşürülebilir. Bakanlar Kurulunun veya bir bakanın düşürülebilmesi, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla olur; oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılır.
Devletin örgütlenmesinde devletin amaç ve görevlerinin dışına çıkmasını engellemek ihmal ve yolsuzlukla mücadele etmek için başka mekanizmalarda vardır. Bunlardan biri “Devlet Denetleme Kuruludur.”
Anayasaya göre “İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.”
Başbakanlık bünyesinde faaliyet gösteren “Yüksek Denetleme Kurulu” da devletin denetim organlarından birisidir.
Bir yanıt bırakın